Balkanlar Kimin
Bir konu hakkýnda fikir yürütmek, bir þeyi benimsemek için bilgiye ihtiyaç vardýr. Bu bilgi bazen hissedilir bazen de hissedilmeden elde edilir. Yani kiþiler, saðlýklý veya saðlýksýz, doðru veya yanlýþ da olsa, bir olgu için bilgiye muhtaçtýrlar.
Dünyada çok eski devirlerden bugüne dek çok sayýda fikir akýmý, ideoloji olmuþtur. Bunlardan bazýlarý siyasete, idareye yönelikken bazýlarý kültüre, insanýn özüne yönelik olmuþtur. Ýþte, çeþitli alanlarda var olan bu gibi fikirlerin milyonlarca savunucusu da var olagelmiþtir. Geçmiþi bir yana býrakalým ve bugüne gelelim. Bugün de ayný þekilde dünyayý yorumlamaya, çeþitli boyutlarýyla onu anlamaya ve yönetmeye dair fikirler var ve bu fikirlerin savunucularý var. Bu büyük insan kitlelerinden herhangi birisi yakýndan incelenirse, o insan kitlesindeki her kiþinin, ilgili görüþe dair bilgisinin ayný olmadýðý görülür. Bunlardan bazýlarý, o fikir dünyasý hakkýnda çok bilgi elde edip fikri ona göre benimserken, bazýlarý da çok kýsýtlý, yüzeysel bir bilgi ile görüþlerini þekillendirip ilgili fikri benimserler. Ýþte bu iki tip insan içinde, bilgisi çok ve geniþ olan birinci kýsýmdakiler her zaman daha þanslý olmuþlardýr ve bu kiþilerin hayata bakýþlarý her zaman daha saðlýklý, doðru olmuþtur. Bu insan tiplerinden ikincisi, benimseyip savunduðu fikre hâkim deðildir. Onu düþünmeden savunur ve az bilgisi sebebiyle alt edilmesi kolaydýr. Bu yüzden de, insanýn inandýðý, güvendiði her ne fikir var ise, o konuda önce iyi bir bilgi düzeyine gelmek þarttýr. Ýleride yüzünü kýzartacak, hatta onun sonunu getirecek bir duruma varmamak için, benimsenen fikirler saðlam olmalýdýr.
Siyaseti biraz geriye itip biz burada daha insanî, daha öz bir konuya geçelim. Kendimize yönelik düþünüþlere varalým. Biz, Osmanlý Devleti sonrasýnda Balkanlar’da yaþayan Balkan Türkleri olarak, yaþadýðýmýz yerler konusunda büyük sýkýntýlar yaþadýk. Özellikle 1912’li yýllarda hýzlanan ve sonralarý çeþitli dalgalar hâlinde geliþen göç hareketleri ile Balkan Türklerinin büyük bir kýsmý Balkanlar’dan, kendi topraklarýndan uzaða göç etti. Bu göçlerin çeþitli dönemlerde, çeþitli sebepleri var idi ancak temel sebeplere baktýðýmýzda, “anavatan Türkiye” merkezli düþünüþ de bu süreci hýzlandýrdý denebilir kanaatindeyim. Önce “anavatan Türkiye” meselesini biraz açalým.
Türkiye, tarihte Osmanlý Devleti ve onun gibi birçok Türk devlet ve beyliðinin kurulduðu bir coðrafi yer olmasý açýsýndan Türkler açýsýndan önemli bir coðrafyadýr. 19. yüzyýlda iyice artan ve dünyadaki Türkler açýsýndan çok büyük sorunlar, belalar yaratan olaylar da dünya Türklerinin (özellikle eski Osmanlý coðrafyasý Türklerinin) Türkiye’yi merkez görmesi sonucunu doðurmuþ gibi görünmektedir. Çünkü yakýnda tarihe kadar, Türkiye dýþýndaki Türk topraklarý, baþka milletlerin idaresi altýndaydý. Günümüzde bunlardan bazýlarý özgürlükleri kavuþtu, bazý hâlen baðýmlý.
Bugün, Türkiye Cumhuriyeti, devlet geleneði, ekonomisi ve diðer özellikleriyle Türk Dünyasý içinde merkezde durmaktadýr. Bu Türk devleti, dünya Türkleri için önemli bir hayat alanýdýr. Türk Dünyasý bölgelerinin birbirine yakýnlaþmasý, toplaþmasý açýsýndan bütünleþtirici bir yapýdadýr. Bu özellikler, Türkiye’nin karakteri dolayýsýyladýr ve Türkiye’yi yöneten siyasî iktidarlar kim olursa olsun deðiþmeyecektir. Dolayýsýyla, Osmanlý Devleti’nin yýkýlmasý ile Balkanlar’da yöneticileri Türk olmayan çeþitli devletlerin idaresi altýnda kalan Türkler de, Türkiye’yi “anavatan”, “merkez” olarak görür olmuþlardýr.
Bu yazýda, Balkan Türkleri olarak bizim, “anavatan” algýsýndaki bir kýsmî hatayý belirtmek isterim. Yukarýda bahsettiðim gibi, Türkiye’nin konumu ortada. 20. yüzyýldan bugüne dek Balkanlar’dan Türkiye’ye göç eden ailelerin sayýsý ve durumu, buna karþýlýk boþaltýlan Balkan bölgelerindeki Türklerin sayýsý ve durumu da ortadadýr. Bu veriler bize sonuçlarý gösteriyor ve bunlar ikin kýsma ayýrmak mümkün. Ýþin ilk kýsmý tarihe dair. Ýþin ikinci kýsmýysa bugüne dair ve söz konusu kýsým, bu yazýnýn amaç edindiði nokta üzerinden geçiyor. O da Balkan Türklerinin kendi topraklarýna dairdir.
Tarihteki bazý durumlar, gördüklerim, tecrübelerim ve bugünkü bazý olgular bana, Balkan Türklerinin hepsinin, Balkanlar’daki kendi ülkelerine, topraklarýna olmasý gerektiði kadar baðlý olmadýklarýný gösteriyor. Bu sonuca, bir ülkedeki Türklerin, doðup büyüdükleri bölgede kendi haklarýný ve kendi varlýklarýný koruma konusundaki zayýflýklarýndan varýyorum. Bizler, Kosova’da, Makedonya’da ve diðer ülkelerde Türkler olarak haklarýmýzý, durumlarýmýzý güvenceye almak, atalarýmýzýn topraklarýndan kendimizi rahat hissetmek istiyorsak en öncesinde buna kendimizi inandýrmak zorundayýz. Yazýnýn baþýnda söz ettiðim gibi, insan, savunduðu veya inandýðý bir fikre dair önce bilgi edinmeli ve bu fikri kendisi tam olarak sahiplenmelidir. Meselenin, bizi aþan boyutunun olduðunu biliyorum. Her þey bizde bitmese de, her þeyin baþýnda biz duruyoruz. Bunu bilmek durumundayýz.
Balkanlar, en az bu bölgede bulunan diðer milletler kadar Türklerin de öz topraklarýdýr. Balkanlar, bölgede bugün yaþayan Arnavutlar, Makedonlar, Sýrplar, Bulgarlar gibi birçok milletin atalarýnýn Balkanlar’a yerleþmelerinden önce ve o sýrada Türklerin de yaþadýðý bir bölgeydi. En az diðer milletler kadar, Türkler de Balkanlar üzerinde hak iddia edebilme durumundadýrlar. Ayrýca, Balkanlar’ýn tarihinin yanýnda, Balkanlar’a hangi milletin en çok deðer kattýðýna bakacak olursak orada Türkleri göreceðiz. Ýsmini bile Türkçeden alan bu bölgenin her tarafý, Türklerin yaptýklarý, düzelttikleri ile doludur.
Balkan Türk aðýzlarý üzerinde yapýlan ilk araþtýrma çalýþmalarý bile bize, Kosova muhitinde, Makedonya muhitinde ve diðer muhitlerde konuþulan Türkçenin, çok eski dönemlere (bazý yönleriyle Osmanlý öncesine) dair izleri hâlen taþýdýðýný göstermektedir. Basit bir örnek vereyim: 552 yýlýnda kurulmuþ olan Göktürk Kaðanlýðý döneminde “yigirmi” veya “yegirmi” olarak telaffuz edilen “20” rakamý bugün Kosova Türk aðzýnda ayný “yigýrmi” þeklindedir. Tabiî, söz konusu “yigirmi” þeklinin 552 yýlýndan önce de kullanýldýðýný belirtmiþ olayým. Bu bir tesadüf mü? Diyenler varsa, onlara gülerek hemen cevap verelim. Yine ayný devirlerde ve sonraki yakýn devirlerde “yapuþ-” olarak söylenen fiil, bugün Türkiye Türkçesi yazý dilinde “yapýþ-” hâlini almýþken Balkan muhitinde ayný fiil hâlen “yapuþ-” þeklinde görülebilmektedir. Bu tarz örnekler çoktur. Ayrýca, Türkiye Türkçesi yazý dilinde kullanýlmayýp da Balkan Türkçesi bölgelerinde kullanýlan sözler de bu duruma katýlabilir. Fikir vermesi açýsýndan, bu örnekler yeterli olur kanaatindeyim. Bugün Balkanlar’daki bazý Türk bölgelerinde “yigirmi” yerine “yirmi” deniyor olabilir. Bu durum normaldir çünkü Balkanlar’da 500 yýldan fazla hüküm süren Osmanlý Devleti’nin resmî dilinde bu söz sonralarý “yirmi” biçiminde telaffuz edilmiþ ve Balkan Türkleri de bu telaffuz þekline kaymýþlardýr.
“Yürümiþ” der bir Balkan Türkü, “düþmiþ” der. Peki, Türkiye Türkçesi yazý dilinde “yürümüþ” ve “düþmüþ” olan bu þekillerin Balkan Türk aðýzlarýnda “-miþ”li olmasý neyi gösterir? Balkan Türklerinin ve Türkçelerinin eskiliðini gösterir. Çünkü o andýðým Göktürk Kaðanlýðý döneminde de ek “-miþ” idi, sonraki dönemlerde de ek “-miþ” idi, Osmanlý’nýn baþlarýnda da ek böyle idi; “yürümiþ, düþmiþ” diyordu o dönem insaný da. Bugün Türk Dünyasýnýn “-miþ” ekinin bulunduðu birçok bölgesinde ekin Balkan Türkçesindeki biçiminin bulunduðunu görebiliriz. Zaten, ekin -müþ þeklinin çýkmasý Osmanlý’nýn son dönemlerinde gerçekleþmiþtir.
Balkanlar’ýn Türk tarihi, Osmanlý Devleti’nin uzun hüküm dönemlerinin de öncesine gidecek kadar derindir. Bunlarýn izlerini bugün bile, bir Türkçe sözde, bir geleneðin uygulamasýnda, bir þehrin adýnda, bir kiþinin yüzünde bulmak mümkündür. Balkanlar, Türklerin de öz yurdudur. Kosova Türklerin de öz yurdudur. Makedonya Türklerin de öz yurdudur. Bulgaristan Türklerin de öz yurdudur. Yunanistan bölgesi Türklerin de öz yurdudur. Bunlarý söylerken, bölgede yaþayan diðer milletlere en ufak bir kavgaya girmiyorum. Balkanlar herkesin yaþayabileceði bir yerdir. Tartýþmaya gerek yok. Türkler tartýþmaz, gerçeði bilir. Diðer bilmeyenlere de öðretmek düþer.
Yarýn Kosova’da, baþka bir zamanda baþka bir bölgede nüfus sayýmlarý yapýldýðýnda bir Türk, Balkanlar’ýn kendisine de ait olduðunu bilerek, fikrini ortaya koymalý. Ýþte bu yüzden insan, gerçek bilgiye ulaþmalý, ondan güç almalý ve bu þekilde de kendisine güç vermelidir. Bu yazýyý okuyanlardan bu bilgileri bilmeyenler artýk biliyorlar. Onlar artýk, fikirlerini daha saðlamca kurabilirler, (varsa) yanlýþlarýndan dönebilirler.
Bu yazıyı web sayfanızda alıntılayın
v.1.4.6 © -
|