Bir ülke veya toplumun güzel ve güçlü geleceği o ülke insanlarına bağlıdır. O ülke veya toplumun insanlarından özellikle, gençlerinin durumlarına bağlı. Çünkü gelecek ileridedir fakat dünden başlayıp yarına gitmektedir. Gelecek, kökleri geçmişte, dalları bugünden ileride olan bir büyük ağaçtır.
Kosova'nın yeni yüzleri ve yeni gerçekleriyle yaşamaya başladığımız şu son zaman diliminde birçok yenilikler görüldü. Tarihe not düşülen birçok önemli gün de bu son sürecin ürünü oldu. Biz, bu ülkenin insanları olarak anladık ki, Kosova bir kez daha yeniden kuruluyor. İşte, bütün bu yeniden kurmada herkes (kişi ve toplum olarak) bir konumda olacaktı. Bu konumlardan bazıları iyi, bazıları kötü. Bütün bunlar başladı, ilerliyor.
Biz Kosova Türkleri, Balkanlar'daki olumsuz sürecin etkilediği kişiler olarak bugünkü Kosova gerçekliğinde konumlarımız ve etkilerimiz oranında geleceğimizi güzel ve güçlü şekilde kurabileceğiz. Biz, ancak ve ancak çok çalışıp sağlam politikalar üreterek toplum olarak daha sağlam duruşlar ortaya koyabileceğiz. Bu mantıktan hareketle bireysel olarak da bazı çıkarımlarda bulunabiliriz.
Kosova'da bizim kültürümüzün daha etkili ve saygı verilen hâle gelmesi önce birey olarak bizim her birimizin içinde başlayıp bitiyor. Benim çoğu zaman söz ettiği şu kültürünü tanıma durumu önemlidir. İnsan, birey olarak kendisini ve kültürünü iyice tanımalı. Bundan sonra ve bununla beraber de kendi yetenek ve ilgilerini tanımalı. Bunların sonrasında zaten başarıya yönelme başlar.
Yukarıda yazdıklarım çok yoğun düşüncelerin ürünleri gibi. Peki, bunları neden yazdım? Beni bu tarz düşünceleri tekrarlamaya bazı önemli ve sevindirici gelişmeler itti. Yaşıtlarımızın, arkadaşlarımızın başarılarının bende yarattığı olumlu tesirler sebebiyle bugün kaleme sarılırken "işte, böyle olmalıyız" diyorum bir kez daha. Bunu derken, aynı zamanda da bir sebebin güzel sonuçlarını görmekten dolayı da mutluyum.
Yakın zaman önce, Cojep'in (Conseil de la Jeunnesse Pluriculturelle) Fransa'da uluslararası çapta üçüncüsünü düzenlediği Türkçe şiir ve öykü yarışmasının sonuçları açıklanmıştı. Fransa'nın Obernai kentinde düzenlenen kültür ve sanat gecesi ile yarışma sonuçları duyurulmuştu. Şiir ve edebiyat dolu gecede, şiir dalında birincilik ödülüne Türkiye'den Yücel Barut, ikincilik ödülüne de Kosova'dan kardeşimiz Taner Güçlütürk layık görüldü. İşte benim bunu duymam, önce toplumum sonra şahsım adına sevinmeme vesile oldu. Daha çok Avrupa'nın değişik ülkelerinden ve Türkiye'den katılımın olduğu yarışmada dereceye giren eserler, geceye katılan değişik kişiler tarafından okunarak dinleyicilerle paylaşıldı.
Taner Güçlütürk'ün Yörük Düğünü adlı güzel ve anlamlı şiirinin dereceye girmesi beni içten sevindirdi. Kendisini bu vesileyle bir kez daha tebrik ediyorum. Kalemiyle daha birçok derecelendirmelere, başarılara imza atacağına olan inancım tam. Bu güzel şiirle derece elde edilme de Kosova'mızda Türkçemizin resmiyetten men edildiği günlere tesadüf etmişti. Bu tesadüfün insanlara güzel bir hatırlatma olduğunu umarım.
3 Nisan'da Priştine'de gerçekleştirilen ve bildiğim kadarıyla Kosova'daki ilk resim sergisi olan Barış Karamuço'nun sergisindeki fotoğraf kareleri de beni oldukça etkilemişti. Barış arkadaşım da, alanında edindiği akademik bilgileri tecrübeleriyle besleyerek bugüne gelenlerden. Bunlar güzel şeyler. Bizim insanlarımızın başarıları, çalışma ve gayretleri takdire değer şeyler.
Taner Güçlütürk ve Barış Karamuço iki örnek. Pasif olmanın yararsızlığını, aktif çalışmanın yararını gösteren değerli iki örnek. Ben daha birçok dost biliyorum, derin bilgilerle ve becerilerle dolu olan. Bazıları benle yaşıt, bazıları ağabeylerim, bazıları kardeşlerim... Bizim toplum olarak bu tarz yeni örneklere ihtiyacımız çok. Kosova'nın Osmanlı'dan sonra Yugoslavya devri oldu. Babalarımızın, dedelerimizin tam olarak gördüğü bir devirdi o. Geride kaldı. Hem de çok geride. Ondan sonrasında gelen sıkıntılı dönem ve savaş, birçok şeyin ertelenmesine sebep olmuştu. Şimdi Kosova'da yeni bir dönemdeyiz. Güzel veya fena... Her nasıl ise... Ancak, bizler yaşıyorsak ve yaşayacaksak, çalışarak var olmanın erdemiyle yaşamalıyız. İlk adımda Kosova'ya, sonrasında Türk Dünyasına; insanlığa yapılacak çok ve önemli şeyler var.
Ben hep diyorum. Artık az konuşup çok iş yapmanın vakti. Düzgün planlar, uzun soluklu sağlam projelerin zamanı. Bunu da hem bireysel hem toplumsal düzlemde yapmak durumundayız.
Bu yazıyı web sayfanızda alıntılayın
v.1.4.6 © -
|